22 Nisan 2014 Salı

hayat böyle işte.

senin ne beklediğinin bir önemi yoktur.
senin neyi beklediğinin bir önemi yoktur.
senin neyin beklediğinin bir önemi yoktur.
ne ?
neyi ?
neyin ?

aslında birkaç harf kırıntısının bile cümlelerimize kattığı anlamlardan dolayıdır bu anlamsızlıklar.
bazensizlik diyorum ben buna.
anlamı olmayan anlam..

senin ne beklediğinin bir önemi yoktur onun için. çünkü o başka bir şeyi bekliyordur. belki.
senin neyi beklediğinin bir önemi yoktur onun için. çünkü o başka senden bir şey beklemiyordur. belki.
senin neyin beklediğinin bir önemi yoktur onun için. çünkü o bir başkasını bekliyordur. belki.

belki, bazen, zaten...
diyerek geçiyor zaman zaaflarım, zarflarım..
araya da  seni sıkıştırıyorum.
bazen.

bazen bir kaç kelime ile kendimi avuturcasına... bazen bir kaç kelime ile kendimi acıtırcasına..
amaçsızca. bazensizce. bazenle. niye ? sebeb ? sonuç ?

birkaç kelime ile kendi kendine yaptığım kelime oyunlarının içinde bile kaybolurken; sorularım ve cevaplarım.
evet. kendime sorar kendim cevaplarım. çünkü onlar benim sorularım ve benim cevaplarım.

çünkü... ?
peki ya sen ?
ne ?
neyi ?
neyin ?
bazen ?
(hayat böyle işte. sen beklerken o beklemeyebilir.)
uğur karadeniz

20 Nisan 2014 Pazar

iki kitap; biri Tami Hoag, diğeri Thomas Perry

Uzun zaman önce aldığım iki kitap vardı. Biri Thomas Perry'nin Şeytani İntikam kitabı, diğer ise favorilerim arasından Tami Hoag'ın Ölümden Daha Derin kitabıydı. Şeytani İntikam'ı okudum ve ilk ters köşe oldum. :) Kitabın sonu gerçekten başarılıydı. Her ne kadar saçma olsada :)