İnsana verilen değerden bahsedeceğim. Daha doğrusu verilmeyen - verilemeyen değerlerden, değerden.
Başta ailelerimiz olmak üzere, sonra yaşadığımız çevre, ilerledikçe okul ve iş hayatı... Bu konular hakkında herkesin birçok anlatmak istediği olduğuna eminim fakat bizler susmaya alıştık, alışkınız. Çünkü birbirimizi dinleyen aileler, arkadaşlıklar, meslektaşlar olamadık. Olamayacağımız da garantilenmiş gibi duruyor. Zorla istemiyoruz. Birbirimize garezimiz var sanki. Mutlu olarak yaşamak yerine; bazen ruhsal, bazen psikolojik, bazende fiziksel olarak birbirimize zarar veriyoruz. Belkide HİÇ uğruna.
Bu değerler, hangileri olduğuna siz karar verin artık. Çünkü o değerler bizleri değersiz kılıyor. Bazen geçmişi kurcalayarak bazende geleceğe dair hayallerin temelleri ile oynayarak bu değerleri değersiz hale getiriyoruz. Pozitif çarpı negatifin, negatif çıkması gibi. Bazende negatifle negatifi çarparak, pozitifi buluyoruz ya, işte o zaman değerlerimizin, değer verdiklerimizin gerçekten değerleri ortaya çıkıyor. Her ne kadar oturup da " Bunun değeri ne kadar acaba ? " diye düşünmesekte...
İnsanlar, insana yani bir nevi kendine olan güvenlerini kaybettiklerinden dolayı da olabilir. Bunun sebebi yine insanlar olması, bizi tıpkı bir programlamada ki sonsuz döngüye sokuyor. Taki RAM bellek dolup döngü istemeyerek de olsa sonlanıyor. Tıpkı savaşlar gibi..
Bazense insanların üstünde insanlar deneyler yapıyor. Hiç belli etmeden, çaktırmadan. Bunlar şu bilim adamlarının yaptığı deneyler değil. Bence bu demek istediğimi anlayan anladı..
Demek istediğim o ki;
Değersizliklerimiz bazen bazensizliklerle sonuçlanacağından kimse bunu anlamayacaktır, tıpkı bu cümle gibi..
uğur karadeniz
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder