22 Şubat 2013 Cuma

Ödül ve Ceza (ütopya denemesi - 2)


Ödül ve Ceza
Zamanların geride kaldığı, yaşamın iki renkle devam ettiği bir dünya. Devletler kendilerine ait sadece iki renk seçmek zorundalar. Bu renklerden biri Ödül’ü diğeri Ceza’yı temsil etmesi gerekir. İnsanların sadece duygularını kaybetmiş değil, düşünceleri ve hareketleri bile kısıtlanmıştır.

İnsanların duygularına, hayallerine, hareketlerine, meraklarına, korkularına ve düşüncelerine devletlerin yönetenleri seçer. Bu seçilen ögeler bir veya iki tanedir. Hangi devlet duyguları seçtiyse, o toplum sadece duygulardan seçilenler kadar duygulanabilir. Hangi devlet hangi hayalleri seçtiyse, o toplum o hayalleri kurabilir. Hangi devlet hangi hareketleri seçtiyse, o toplum o hareketlerden fazlasını yapamazlar. Hangi devlet hangi merakı seçtiyse, o toplum yenilikçidir. Hangi devlet korkuları seçtiyse, o toplum diğer renklerden sadece korkar. Hangi devlet düşünceleri seçtiyse, o toplum kısıtlanmayan düşünceleri düşünebilir.

Devlet yönetenleri, renklerini kalkındırabilmeleri için, hangi ögeleri seçtiyse ona göre insanlara iş bulur ve bu insanlar işlerini verilen süre içerisinde yapabilirlerse ödüllendirilir, belirtilen süre içerisinde işlerini tamamlayamazlarsa cezalandırılırlar. Bu ödül ve ceza sistemi köleliğin bir parçası gibi değil, özgürlüğün simgesi olarak, bebeklikten beri insanlara enjekte edilmiştir.

Devletler arası sınır yoktur. Bütün devletler iç içedir. Devletlerin seçtiği renkler haricinde o toplumlar, farklı renkte elbise, ayakkabı, şapka, giyemezler; farklı renkte alet, araba,  vb. araçları kullanamazlar; farklı renkte ulaşım aracı kullanamazlar, farklı renkte hiçbir şey olmaz. Renkleri bir birine karıştıran insanlar cezalandırılır veya renkleri karıştıran insanları devletlerine şikayet ederlerse ödüllendirilirler.

İnsanlar üreme ve çoğal konusunda iki renk olmak zorundadırlar. Aynı renkteki insanlar cinsel ilişki kuramazlar. Doğan bebek, 15 yaşına geldiğinde anne veya babalarından birinin rengini seçmek zorundadırlar. Farklı bir seçim yaparlarsa, o renkte kalırlar ancak cezalandırılırlar.

Farklı renkteki insanlar birbirini yargılayamazlar.

Devlet yöneteni seçimi ise, en fazla ödül alan kişi tarafından seçilir.

Devletler arası savaşlar sadece geceleri yani güneş yokken, renkler ayırt edilmediği takdirde yapılır. Yoksa devletler renkler arası örgütlenme olur. Geceleri kimse bu renkleri ayırt edemeyeceği içi böyle bir kanun ortak olarak kabul edilmiştir.

Renkleri zıt olan devletler de huzur yoktur. Çünkü insanlar anlaşamazlar. Renkleri birbirine yakın olan devletler, yılın belirli günlerinde toplantı düzenleyebilirler.

İnsanlar yaşadıkları sürece yıl sonu topladığı ödüllerle cezaları karşılaştırırlar. Ödüller cezalardan fazla ise yaşamaya devam ederler. Ödülleri cezalarından az ise birkaç gün içinde vefat ederler. Ödülleri ile cezaları eşit ise, bir sonraki yıl içinde eşitliği bozamazlarsa idam edilirler.

Devletin kendi renkleri arasında koyduğu kanunlar ve yasalara karşı çıkanlar, ya cezalandırılır yada üç renge boyanıp yaşamına son verirler. Bu da toplumlar için en istenmedik şeylerden bir tanesidir.

Bu dünyada ya ödül alırsın yada cezalandırılırsın. Ancak buna renk sahipleri devletler karar verirler.
uğur karadeniz(ütopya - son deneme)

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder